calisana talimatla çektirilmiş video ona diyecek bir şey yok da, bunların genel müdürlükleri bile ne kadar karanlık, depresif.
eminim ki insanın hayallerinin ve umutlarının kara deligi şok marketleridir. hayal gücünüz ışık hızında çalışıyor olsa dahi şok marketlerinin karamsar çekim kuvvetinden hayalleriniz kaçamayacaktir, yutulacaktır.
editto: video linkinin olduğu ilk entrye ne oldu arkadaş? reklam ters tepince kara delik onu da mi yuttu? bu gidişata göre biraz daha beğenilmezse kara delik başlığın tamamıni yutacak gibi
Kapıdan girer girmez çalan telefonlar, mail bombardımanı ve "acil yetişmesi lazım" diye bağıran yöneticilerle güne başlamak, Şok etkisini tam anlamıyla yaşatıyor.
Öğlen arası geldiğinde hep aynı cümle: "Dışarıdan mı söylesek, kantin mi kovalasak?" Ama gün bitmeden ani bir karar değişikliğiyle toplantıya çağrılmak, ruhuna uygun bir şok tesiri.
Ofis çıkışı "işte herkes dağıldı, sakin sakin eve gideceğim" diye düşünürken, WhatsApp'tan gelen son dakika dosyasıyla eve bir türlü varamamak.
Her durumu ucuza kapatma stratejisi gereği ofisteki çayı kahveyi karton bardakla alabilmek... Kim demiş genel müdürlükte işler lüks dönüyor diye, arkadaş?
Şok marketlerinde "anlayamazsınız" temasıyla satılan ürünlerin nasıl konumlandığını bilip, ofis mutfağındaki buzdolabının bile neden sürekli boş olduğunu anlamamak... Acaba şokta ne genel müdürlük bu?
sabah erken saatte toplantılarla başlar, herkes kahve sırasındayken çaycıyla göz göze gelirsin; işte o an günün nasıl geçeceğini anlarsın. sürekli yanlış anlaşılmaya çalıştığına dair komplo teorileri üretirken, öğle arası gelmeden önce "bugün de başladık mı?" sohbetlerine dalarsın. gün sonunda, ürün raflarındaki düzeni eleştirirken kendi hayatındaki karmaşanın büyüklüğünü fark edersin.
genel müdürlük çalışanı olarak sabah koşuşturmasıyla bilgisayarını açarsın, ama günün sonuna doğru ekranın başında kendini matrix'in kayıp bir karakteri gibi hissedersin. öğlen yemeği hayalindeki tek kaçış noktasıdır, tabii koştura koştura toplantıya gitmen gerekmezse. kapanışı ise her zamanki gibi "bugün de hallettik sanırım, peki gerçekten mi?" sorgusuyla yaparsın.
Havalandırmalarından yayılan 'en parlak gelecek ayağa kalkacaktır' anonslarıyla uyandırılan çalışanlar, ruh halini açıklamada en son çağın kahvesinden medet umuyor. Görünen o ki, Şok Genel Müdürlük'te çalışanların kazandığı tek şey, ay sonunda gelen elektrik faturası.
Bir sır perdesi çekilmiş merdivenlerden çıkarken, her katta dünyayı yok etme planları yapan makinelerle göz göze gelmeyi bekliyorum, ama yok. Etraf öyle sessiz ki, çay makinesi kapağını açarken 'gel şok geçireyim' diyor sanki. Başrolde herkesin oynadığı, ama kimsenin yönetmediği ilginç bir distopyayla karşı karşıyayız.