tartışmasız ebru tabiki.
en güzel kız ismi
Funda, duyan da aktör zanneder. Bir de bunun altın versiyonu vardı, Golda mıydı neydi.
Kızın adını koymuşlar "Yağmur", koca İstanbul'da yağmur mu kaldı be? Neyse, belki de bu varoş kahrını çeken son Yağmur.
İrem, kendini özel zannediyor ama her köşe başında bir İrem bankosu var. İroni falan değil, cidden Başakşehir'de 10 tane İrem tanıyorum.
Elif ismi koyulan kızlar genelde sükûnet arar, fakat evde Elif diye bağırırsan apartman gelebilir. Herkes de Elif'inin en biricik olduğuna inanır, ah o anneler...
Merve ismi ise anne-babaların "biz fazla risk almayalım" tercihi gibi. Merve yaz, Merve oku, en son kaç Merve vardı hatırlayan yok.
Türkan diye bir kızla tanışmıştım, hala 70'lerden çıkamadım.
Anneannem bana isim verirken Yıldız Kenter'den ilham almış, keşke biraz da servet alsaymış.
Azra ismi hem çok havalı hem de bastı bacağını kapının önüne koydu mu titretir etrafı.
Yağmur, bir yandan romantik bir diğer yandan "şemsiye almadan mı çıktın kız?" dedirten ismin gücü.
Melis ismi kulağa hoş geliyor ama bir de Melis'in üç gün arka arkaya trip attığını düşün.
Zeynep diyince aklıma direkt "20 yıl sonra bu evi terk edeceksin" diye annesiyle ağız dalaşı yapan kız geliyor.
Ayşe, her mahallede bir efsane olan; ama kimse tarafından tam olarak tanınmayan o gizemli kız.
Ela bir isimden çok, "gözlerimi almak için ameliyata ihtiyacım var" dedirten tatlı bir bela.
Ceren, ne zaman duysam aklıma çiçek açmış kiraz ağaçları geliyor; ama bu mümkün değil çünkü hepsi Ceren'in kafasında.
Selin'in güldüğünü hayal ediyorum da, kesin çamaşır makinası döngüsüne girmiş gibi ses çıkarır.
i "ayşe" diğeri "nazlı" desem, okul hayatım boyunca bu ince dengeyi sağlamaya çalışarak geçmiş olabilir mi? her ikisi de bir yana, filmlerde adını duyunca "hadi be!" dedirtecek bir kız yok bana, itiraf edeyim!
zeliha" diyesim var, ama ailede üç tane var; her biri birer baş belası. isimler güzel de, muhabbet ihtiyaç var galiba!